. Adana’da nerede denize girilir? İçindekiler1 Adana’da kaç tane sahil var?2 Adana sınırlarında deniz var mı?3 Adana denize kıyısı kaç km?4 Adana yüzülür mü?5 Deniz hangi illerde var?6 Hangi ilimizin denize kıyısı yoktur?7 Adana Karataş denizi temiz mi?8 Karataşta nerede denize girilir?Adana’da kaç tane sahil var?Adana sınırları içerisinde deniz yoktur ancak Akdeniz'e sınırı olan yerleşim yerleri bulunmaktadır. Bu bölgeler Karataş, Bahçe beldesi, Yumurtalık ve Tuzla' sınırlarında deniz var mı?Adana ilinin sınırları içerisinde deniz bulunmamaktadır. Bununla beraber Akdeniz'e yakın durumda olan bazı yerleşim yerleri bulunmaktadır. Bunlar; – Karataş, Adana'ya yaklaşık olarak 48 kilometrelik uzaklıkta yer denize kıyısı kaç km?Adana, Türkiye'nin bir ili ve en kalabalık altıncı şehridir. 2019 yılı verilerine göre nüfusa sahiptir. İlin yüz ölçümü km2dir….COĞRAFİ km2Mera % 3Akdeniz Kıyısı 160 kmAdana yüzülür mü?Adana'nın güneyinde bulunan Karataş ve Yumurtalık ilçelerinde bulunan plajlar yaz aylarında ziyaretçilerini ağırlamaktadır. Adana merkezden Karataş 60 kilometre, Yumurtalık'sa 80 kilometredir. İki ilçeye de ulaşım için çift şeritli yolu kullanarak rahatlıkla hangi illerde var?Artvin,Rize,Trabzon,Giresun,Ordu,Samsun,Sinop, Kastamonu,Karbük,Zonguldak,Düzce,İstanbul,Kırklare li, Tekirdağ,İzmit,Adapazarı,Yalova,Çanakkale, Balıkesir,İzmir,Aydın,Muğla,Antalya,Mersin,Adana,H atay denize kıyısı olan ilimizin denize kıyısı yoktur?Denize kıyısı olmayan illerimiz? Karataş denizi temiz mi?Tertemiz ve berrak denizi ile de dikkat çeken ilçeye, şehir dışından pek çok yerli ve yabancı turist gelmektedir. Karataş tatiline geldiğinizde sahil kesimlerinde bulunan plajlara mutlaka gitmelisiniz. Yazın kavurucu sıcak günlerinde Karataş'ın tertemiz denizinde kulaç atabilir ve keyifli bir gün nerede denize girilir?Karataş Plajı, Adana ilinin Karataş İlçe sınırlarında bulunmaktadır. Adana iline 48 km uzaklıktadır. 60 km uzunluğu ile Türkiyenin En Uzun sahiline sahiptir.
Türkiye ile Yunanistan arasında yıllardır çözülemeyen “kıta sahanlığı” anlaşmazlığı nedir? 1982 Deniz Hukuku Sözleşmesi var, Türkiye imzalamadı ama bu uluslararası hukukun bir parçası, çünkü birçok devlet imzaladı. Bunun beşinci kısmında, “suni adaların karasuları yoktur” deniyor. Bunun mefhum-u muhalifinden, suni olmayan adaların kıta sahanlığı ve karasularının olduğu ortaya çıkıyor. Yani bu adaların münhasır ekonomik bölgesi vardır Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne göre. Yunanistan’ın, Yunan adalarının kıta sahanlıklarının olup olmadığına dair sorunun Uluslararası Adalet Divanı’nda çözülmesi gerektiği görüşünü savunduğu doğru mu? Deniz Hukuku Sözleşmesi en karmaşık sözleşmelerden birisidir. Bu tür kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge ihtilafları olduğunda sözleşme bunu tarafların müzakere yoluyla halletmesini istiyor. Eğer halledilemez ise, birçok devletin yaptığı gibi bunun Divan’a gitmesi lazım. Çünkü burada bir egemenlik hakkı söz konusu. Divan’ın da bu konuda en yetkili organ olduğu biliniyor. Bizim sıkıntımız şudur Gerek Fransa’nın gerek Yunanistan’ın yaptığı hukuki olmadığı gibi, bizimki de hukuki değil. Çünkü tanınmıyor, bazı devletler tanımıyor. Nasıl biz tanımıyorsak haklı olarak Yunanistan’ın, şunun bunun “benim kıta sahanlığım budur” lafını, onlar da bizimkini tanımıyor. Demek ki bunu iki taraflı/çok taraflı müzakere yoluyla halledeceksiniz. Halledemiyorsan, Adalet Divanı’na götürüyorsun. Bunun başka yolu yok. Masaya oturmak Kıbrıs’ı tanımak anlamına gelmez Türkiye bunu neden kabul etmiyor, bu tutum uluslararası toplum nezdinde Türkiye için dezavantajlı bir durum yaratmıyor mu? Türkiye’nin bunu kabul etmemesinin, “etmiyoruz” demesinin bir sebebi var. Karşımıza Kıbrıs meselesi çıkıyor. “Müzakerelere Kıbrıs’la oturacağız, Kıbrıs’ı tanımış olmaz mıyız?” sorusu ortaya çıkıyor. Hatırlayacaksınız 2004 yılında Avrupa Birliği ile ilgili müzakerelerde bu gündeme gelmişti. Ben burada Türkiye Hükümetinin çekincesini fazla doğru bulmuyorum Kıbrıs bakımından. Niye? Tanıma, uluslararası hukukta ben tanıdım demekle olur. “Deklaratör”… deklare ederek olur. Bir örnek vereyim size 1937 yılında Nazi Almanyası Mançukia diye bir devlete silah sattı ama bu ülkeyi tanımıyorum dedi. Bugün dikkat ederseniz ABD, Tayvan’a silah satıyor ama Tayvan’ın Çin’in bir parçası olduğunu kabul ediyor. Yani hukukta bu konuda bu tür esneklikler var. Aynı masaya oturabilirsin. Bu belki zımni bir tanıma anlamına yorumlanacaktır ama burada Kıbrıs Türklerinin hakları da var. Onun için diğer Kıbrıs temsilcisinin yanında bir Türk olacak ya da biz heyetimize dahil edeceğiz. Çünkü KKTC uluslararası hukukun bir subjesi değil. Bu işin bir yanı. Tabii öteki yanı çok karmaşık. Burada Libya var, Mısır var, Yunanistan var, Türkiye var, Lübnan var, İsrail var, Suriye var. Şimdi bütün bu devletlerin bulunduğu yerde kıta sahanlığı son derece çapraşık bir konu. Bunun doğrusu, problemi müzakereler yoluyla çok taraflı uluslararası bir konferansla halletmek, ki ben Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri olsam böyle bir konferansa davet ederim. Çünkü bu egemenlik haklarıyla ilgili konular hassastır, silahlı çatışmaya kadar gidebilir. Yahut da ilgili devletler medeni bir şekilde kendi aralarında konferans toplayabilir. Bir diğer ihtimal, BM Güvenlik Konseyi’nin Birleşmiş Milletler yasasının 33. maddesi uyarınca tarafları işi barışçı yollarla halle davet etmesidir. Konsey gerekirse yasasının 7. bölümü çerçevesinde taraflara zorlayıcı tedbirler uygulayabilir. 1907 Lahey hakemliğine de başvurulabilir, ya da Adalet Divanı’na götürürler. Hakemlik daha kısa bir yol, daha az sürer. Bu tür ihtilaflardan biri, zannediyorum Şili ve Venezuela arasındaydı, geçtiğimiz sene çözüldü; Divan sekiz yıl sonra karar verdi. Çözüm Adalet Divanı’nda Divan’a gitmek de “Hadi Divan’a gidiyoruz” denilerek olmuyor. Sorunu tarif eden ortak bir metin compromis yazıyorsunuz Divan’dan ne istediğinize dair. Compromis, ihtilaflı devletlerin ortak metnine denir. Bunu yazmak kolay bir şey değil. Zaten bunu yazabildiğiniz takdirde sorunun yüzde 75-80’ini halletmiş oluyorsunuz; tabii anlaşabilirseniz eğer, bir metin üzerinde mutabakata varırsanız… Ben varılabileceğini zannetmiyorum. Kolay değil. Nitekim Türkiye ile Yunanistan arasında 2004’ten beri devam eden gizli görüşmelerde böyle bir hal yoluna gidilemedi. Divan’a gidilmek istendi ama Yunanistan burada Deniz Hukuku Anlaşması’na göre gidecektir. Hazırlanacak ortak başvuruda compromis Türkiye “adalet ve nesafet” kelimeleri üzerinde ısrarcı olabilir ve uluslararası camia bunu anlayışla karşılar. 1982 Deniz Hukuku Sözleşmesi’ni rahmetli Coşkun Kırca’nın imzalamamasının nedeni bu “adalet ve nesafet” kelimelerinin tam anlamıyla oturmamasıydı. Ama sen bunu isteyebilirsin ve Divan çoğu kez adalet ve nesafet kurallarına dikkat ediyor. Çatışma ihtimali ve NATO “AB Yunanistan’ı destekler” İki NATO ülkesinin kıta sahanlığı sorunu nedeniyle sıcak bir çatışma içerisine girme ihtimali var mı, böyle bir şey olursa NATO’nun tutumu ne olur? Bahsettiğim egemenlik haklarıyla ilgili mesele son derece hassas ve tehlikeli sorunlardır. Fransa ve diğerlerinin Doğu Akdeniz’de yaptıkları hukuki değil, bizim Libya’yla yaptığımız da değil. Çünkü ihtilaflı bir şey söz konusu olan. Dolayısıyla bunu çok ciddiye almak, diplomasi yoluyla, hukuk yoluyla halletmek lazım. Yunanistan’ın diplomatik faaliyetlerinin Avrupa Birliği ülkeleri arasında etkili olduğu gibi bir izlenim var. En son Alman Dışişleri Bakanı, Türkiye’nin Doğu Akdenizdeki arama faaliyetlerini provokatif diye niteledi ve durdurulmasını istedi. Yunanistan da Avrupa Birliği’nden Türkiye’ye yaptırım uygulanmasını istiyor. Gerilim bu noktaya varabilir mi? Avrupa Birliği ister istemez parçası olan Yunanistan’ı desteklemek isteyecek, bunu böyle kabul edelim. Avrupa Birliği üyesi olmanın önemi burada ortaya çıkıyor. Hatırlayacaksınız, yıllarca “Avrupa Birliği üyelik işi çok önemlidir” dedim. Sadece ekonomik bakımdan değil, Yunanistan’ı milyarlarca Euro’yla kurtardılar. Bir futbol maçı düşünün, karşı takımdan biri sizin takımdan birine tekme attı, fakat karşı takımın bütün oyuncuları kendi arkadaşlarını tutuyor. Bu da öyle. Yani bu işi diplomasi ve hukuk yoluyla halletmeye çalışmak lazım. Bunun dışındaki hareketler gerek Yunanistan ve diğerleri gerekse de bizim açımızdan son derece tehlikeli bir mecraya gider. __________ Yalım Eralp 1939 yılında İstanbul’da doğdu. Liseyi New York’ta bitirdikten sonra Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne girdi ve 1962 yılında Dışişleri Bakanlığı’nda çalışmaya başladı. New York’ta Birleşmiş Milletler’de, Yunanistan’da, Roma NATO Savunma Koleji’nde ve Brüksel NATO Türk Delegasyonu’nda çeşitli görevlerde bulundu. Washington Türkiye Büyükelçiliği’nde müsteşar ve elçi müsteşar olarak görev yaptı. 1983-87 yıllarında Ankara’da Dışişleri Sözcülüğü, 1987-91 arasında Hindistan’da büyükelçilik yaptı. Eralp 1991-1996 arasında Başbakan Yılmaz ve Başbakan Çiller’e danışmanlık yaparken Dışişleri’nde NATO İşleri Genel Müdürlüğü’nü yürüttü. 1996-2000 yılları arasında Viyana’da Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı nezdinde Türkiye’yi temsil etti. 2000 yılı Eylül ayında emekli oldu. 16 yıl CNNTürk’te dış politika konularında yorumculuk, Milliyet, Habertürk, Tercüman gazetelerimde köşe yazarlığı yaptı. Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı’nda TESEV danışmanlık yaptı. Halen Kültür Üniversitesi’nde diplomasi dersleri vermektedir. Aynı üniversitede Global Eğilimler Düşünce Merkezi Danışma Kurulu’ndadır. Halen Türk-Yunan Dostluk Derneği Defne/ Daphne’nin eşbaşkanlığını yapan Yalım Eralp, İngilizce ve Fransızca biliyor.
Adana'da deniz var mı? sorusu merak edilen başlıklardan biri oldu. Müge Anlı'da ele alınan konulardan biri olan Şahap Örcün olayı sonrası Adana'da deniz var mı? Adana hangi bölgede? Adana nerede? sorularının yanıtları merak edildi. 'de eklendi Haber > Müge Anlı İle Tatlı Sert Müge Anlı Adana Gündem Adana Adana hangi bölgede? Adana nerede? sorularının yanıtları merak ediliyor. İklim koşulları ılıman olan Adana hakkında Adana'da deniz var mı? sorusu çok arananlar arasında yer aldı. Müge Anlı'da aranan bir isim olan Şahap Örcün'ün köprüden atladığı iddia edilirken vatandaşlar Adana'da deniz olup olmadığını araştırıyor. ADANA'DA DENİZ VAR MI?Adana sınırları içerisinde deniz yoktur ancak Akdeniz'e sınırı olan yerleşim yerleri bulunmaktadır. Bu bölgeler Karataş, Bahçe beldesi, Yumurtalık ve Tuzla'dır. Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin doğal sınırları içerisinde kurulmuş olan Karataş, Adana'ya 48 km uzaklıktadır. ADANA NEREDE?Akdeniz Bölgesi sınırları içerisinde olan Adana'nın şehir merkezi Seyhan Nehrinin üzerindedir. Türkiye'nin kalabalık şehirlerinden biri olan Adana ili Mersin, Hatay ve Osmaniye ile komşudur. nüfusa sahip Adana ilimiz tarıma oldukça elverişli topraklara da sahiptir. Ayrıca Karataş ve Yumurtalık gibi sahil ilçeleri de bulunmaktadır. ADANA HANGİ BÖLGEDE?Ceyhan'da limana sahip olan Adana ili Akdeniz Bölgesinde yer almaktadır. Tarihi özellikleri bakımından dikkat çeken Adana ilimizin 15 km uzaklığında Seyhan Baraj Gölü yer almaktadır. Ayrıca burada doğa manzarasına sahip alanda tekne turları da düzenlenmektedir. ADANA'YA NE ZAMAN GİDİLİR?Akdeniz ikliminin görüldüğü Adana, oldukça sıcaktır. Bu yüzden Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında gidilmeli. Bahar Ayalarında ise Adana'nın keyfini rahatça çıkabilirsiniz. ADANA İKLİMİAdana sıcakları ile bilinmektedir. Nem oranı oldukça yüksek olan Adana'da, yazları sıcak ve kurak, kışlar ise ılık ve yağışlıdır.
Yerli savunma sanayiine yapılan yatırımlar meyvesini veriyor. Silah teknolojilerinde dışa bağımlılığı azaltacak olan milli savunma sistemleri deniz kuvvetlerinde de geliştirilmeye devam ediyor. Yapılan yatırımlar, savunma teknolojilerindeki ihracatı artırırken, ülkemizin dışa bağımlılığını azaltıyor. Belki de en önemlisi, geliştirilen sistemler sayesinde Türkiye, dış politikada bağımsız bir hareket edebiliyor. Uzmanlara göre, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı gibi harekatkların başarısı da buna bağlı olarak gerçekleşti. Son olarak ülkemizin envanterindeki en büyük olacak milli savaş gemisi, 2020 yılında hizmete MAKSATLI AMFİBİ HÜCUM GEMİSİCumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, Türkiye’nin en büyük savaş gemisi olacak TCG Anadolu'yu 2020 sonunda Deniz Kuvvetlerine teslim edeceklerini belirtti. Savunma Sanayii Başkanlığından yapılan açıklamaya göre Demir, İstanbul Tuzla'da yapımı devam eden Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisi TCG Anadolu'da incelemelerde bulundu. UÇAK GEMİSİ OLARAK BİLİNIYORGeminin, Türkiye'nin gurur kaynağı olacağını dile getiren Demir, şunları kaydetti "Kamuoyunda uçak gemisi olarak bilinen gemimize yönelik çalışmalar son derece düzenli şekilde yürütülüyor. Süre olarak da tersaneyle konuştuğumuzda, planlanan süreden yaklaşık 1 yıl önce geminin teslim edilmesiyle ilgili tedbirlerin alındığını, alınmaya devam edildiğini gördük. İnşallah 2020'nin sonunda bu gemiyi Deniz Kuvvetlerimize vermiş olacağız. Tersaneyle konuşmalarımızda bu çalışmaların gidişatından memnun olduklarını gördük. Biz de gidişattan memnunuz."YERLİ TEKNOLOJİYE YATIRIMA DEVAMİnceleme sırasında çeşitli ürünlerin yerlileştirilmesi, yerli ürünler ve projeler kullanılmasıyla ilgili yerinde tespitler yaptıklarını ifade eden Demir, "İnşallah bundan sonra bu tür gemilerle Türkiye de dünyada iddialı olacaktır. Hem tasarımı hem de çeşitli malzemeler, sistemler açısından da iddialı bir konuma geleceğimizi umuyoruz. Deniz Kuvvetlerimize hayırlı olmasını temenni ediyoruz" dedi. 27 BİN TON YÜK KAPASİTESİÇok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisi LHD projesi kapsamında TCG Anadolu gemisi asgari bir tabur büyüklüğündeki bir kuvveti, ana üs desteği gerektirmeksizin, kendi lojistik desteği ile belirlenen yere intikal ettirebilecek TCG Anadolu gemisinin inşaatına İstanbul Tuzla'daki Sedef Tersanesi'nde devam ediliyor. TCG Anadolu, 4 mekanize, 2 hava yastıklı ve 2 personel çıkarma araçlarının yanı sıra uçak, helikopter ve insansız hava araçları da taşıyacak. 231 metre uzunluk ve 32 metre genişlikteki geminin tam yük deplasmanı yaklaşık 27 bin ton olacak. EKONOMİ Türkiye’nin ilk yerli savaş uçak gemisi havadan görüntülendi
viyana da deniz var mı