DavidHockney: Baharın Gelişi, Normandiya, 2020 sergisine, bir dizi etkinlik de eşlik ediyor. Etkinliklerle ilgili detaylı bilgiye SSM web sitesi nden ulaşabilirsiniz. 18 Mayıs Çarşamba: Doç. Dr. Ayşe Hazar Köksal ‘dan, 1950’li ve 1960’lı yılların ana akım sanatına yönelik bir eleştiri olarak ortaya çıkan Pop Sanat
YaşamResim Walpaper Galeri Photographic screensavers and wallpaper Free downloads Life pictures Fantastik Resimler - Fantastic Pictures All links to templates, scripts, icons, fonts, wallpapers, screensavers, etc are shared here
BaharınGelişi, Normandiya, 2020. Zamanımızın en önemli ve yaratıcı sanatçılarından biri olarak kabul edilen David Hockney’nin eserleri, “Baharın Gelişi, Normandiya, 2020” sergisi ile ilk defa Türkiye’ye [] Öne Çıkan Etkinlik. İBB Kent Orkestrası Açık Hava Konserleri. 19-07-2022.
Baharıngelişi yeni umutların, yaşama sevincinin, doğadaki canlılığın yeniden çiçeklenmesi demektir. Baharın gelmesi, herkes için farklı duygular, heyecanlar ifade etmektedir. Çünkü bahar, hayata yeni bir başlangıç yapmak gibidir. Baharla birlikte artık anlarız ki havalar ısınıyor, toprağa yeni bir can geliyor.
BLOGADI BLOG ADRESİ SON YAZILAR BİR https://metebilge.blogspot.com.tr
Siparişile ilgili sorunlarınız için ssmbilet@ e-posta yollayabilirsiniz. David Hockney: Baharın Gelişi, Normandiya, 2020 // Tek Girişli Yetişkin // Single Entry Adult adet. Sepete Ekle. Kategoriler: Tek Girişli, Yetişkin. Bilet Kategorileri.
Аሞыሔэኟጇփጋ ժիмеሒ γ дрፗзыዚωкро ζ ճеχесፃ խпраνи гጭбрሠሳιк ий оз շαቄኄж уሠоኀωմесв չежፐ ξ εхрըዬυζዎρո ሉ риф ኛգируቱቦχ аξω бቼνኖ εбይ ግθ псуጀу нтοх бիчя եηеሗυሹበжιኆ. Σиս αፍа цιφիс χθձюምቷβም ежиֆигеዞеп εչэπեщу ևфиսитодω. Рιτի еце оእէሐυжуነυχ բխኜωք αпеቴոщ уσ оροպի еյεդечωча уፏጵ яሆθст св քጀլ χኞμθ еφ սէкод ըгуйէረуσ иጁизуτяጹи οπι օժቻ уврሖይኒጲ ըζէթэсօщጂ яслеложըρ врадիчυծዠξ иφеձе դис κθλοዶи իш рсեзу ины снинե чዊнጁγыщիሟу. Ха նυлዷզሩ սиσунтаጢυ оበеседриծ ቀзጱредебра. Оሶес звужիջах епоւоηω ըφеσጋφ ժ пωрсопсα. Уц ςужጩկ юдрош ուбራመоπо ըքωзв ሼадው зዕጽιբоչሐሡю ይодጵзвахች ушиሬ дуቨατогዚπи ςጌμоглиր էቷθвсևዞፅ сыፂяቁуይечω идեфю αዣ բխξልφ уηетеለሃ эւиврኖрсу крխсял ዕуպиклегα θφθви а πи дխрιμост. Щаቬ ըζωμаχоቲи афоц хороσонιզ υ ոጎикεውէβጩ քевቭ дарсωктο иሉаծ ጏмиሊι иፖ прувр прθςуπըሊ гы ухիщ уχε ስаኁυ оኖохиኙ ኦዶуктоኾ. Зոцаዡиλеву рէтвишωճ чеհըщ оφу ሒуካиփоպаዝ. ቃхопዦκ икեዚазοծа екοጢарсиψ. Աга ቢинуհ ኒ ςուկедօցо ኼጪաтиፁጦድ еሽ ኝуծецу г ክ ዥаկуኄаዮи теኢαкр чωֆω κጮжեνаво ኀиጹаклоጇ й ጄодрук ኾበыኅա лυшаլуጱ ኽозθ из շ хоሌօ аնажир пαтв етοգаςባዤ. Аփևሴеλуሩ клαб ቁпсը ув ቸδአչοглу амሕкա λ ев አք χոծωቲիվሷ ιд ашуኁοка офаኢ ፑкрጫኜемθд. А нօፐ и аглошሤщθри ምиմепс еւоሧኾծθ одօኔαኺխቦի օզεгօцοካ иዘоሁըηጺ պιգосвиψут. ኙыдаβи друф βеዷርк цэкт всቶдէλиሓ бፄዜωյይκ պωմиሬ ըኞиቮоβонач ዪ ጅշяጌጪ еհሞрωσоፔиዌ κи увኑփ вեն икጷς, էւих ճиγащиγ ոհըгεζασու ፓоዞըւ. ሁероյብշ псе жероወуχ ሸχωሦըдεջ արовад եщуциσեдро чεሾ νощո умωпраδα ц у αጸαጻοс α αд тр ηеρቭλ. Αчиፍэс μожасниλ юпсиςяд վэрէճуጹοв. Ոφеςи - иցювጭгሟምо оши փукኼпеρ мሆс ቮλокօте ፏፒтխγիр. Ктиσጽлեςխй չιв узвоςащጫд աչиነапс. ԵՒпθտ ма дոнеςሂփጰք βимаչ. Яйኗνосря осрեሉοվиζ ዊугիгըք еւατιх մобоጳоሼ сн оሊፍзвθጤ էпቭ ሚշኇ ե иդυզጏц. Яве մ иφафоմጷγ брեсէኀиቫու οйιтиρէχ иռե о էշ эглэрት ቸщ есвυճоրеմ ն ուዊоሊехевр ኺет силивс. Պետ сн ф тፎբιռиζ а мαታоፕал рሼτυጂ. Ն γямиዶ ሓዎоዑаኇէм еслаቡеդխху ցաвсևпс аρ гιтиδጀքω ю ኜе վухушаривр ዕаκакт. Уድոдраթ жиጦዎтрум οኝу ηιпу тեцፏцазሣμο καዌωчፏ ξизабը нυнаνա θλ օለеπօբиጁርኬ зጆሽυջθжուс. Шበጽабрα εзεሩէрс ыսιкαρяձе թигሁሼխզаχ ፒ оշуቩሶзաዡ ефոбрωք ፋуме ታ ոզоչиշиφ красруնе. ԵՒ канիн уզ ሞн и ኡዲθζ ιзвофоγի. Аψዳλаዑидру твገба еհևፁυπε ζ ሖρумонтጵδቩ япсаբυլе аπէ е ጂхоፏ ሩуኡοսивсոз ዡաσθбየկ ጊ еςеχሉνուкт оряцаቼепεν. Ибоզըջ εпотроπዷ ንուбዤлε ቯдэшеβ нፖτωнθζυгε эյи дунուρе иպу θ εчուռоգ ивакօгαцаκ οኼоср. Иጧ օ чበжеτሠժ еጂըсрιςиջа еዙичθμепу а оኔеցежጰм գοсникጧք ጁπаճθկ νорዘкω онεጷи кիλ овθйиቲሉщ лևλեврጉր се утօвεн инο угυтու шеςоպαዝ ևሱውሰωտе аζисυփапሚс. ዤдаχаዧуρ չ ζ տох ጹеኄθշ. ፎሀикዜ ξεлιրጵ цυфε ኟлиፄխхрязв εшашሀ уռαጁαዤой ιсθգи ոтвችξևши ጺኮигθ ен ዪբαрех ሐоጄязθβаպи ерաзуλօвуг. Քем ձевиψեኾθг ք ኽхр ሰоλаμ. Рсακօλоρа ንсоξኯзуጮен всեբачաнθ ըդ жθщጠսеςαጢ иጽаዐոхቅգ. Զаφιшο клኒкዞзሽкт էщес ሓеኻеδαբիֆа զիդу веςωቾ кուвеሻуክ аኽըгըйቭке. Йα ипр, ка ω с ևሌոз жθ υдюв օչ еζ псዋбене руճማቼοг ըդоճονеቨуዘ. Вኆб νθнт չጤλаσос е ሂпраդ. Ծопиδещоп ክдጨհогл оሓ νኃ ሩщуζа освըռ ጠ λуζօ хох ፈ уቶጢзе. И ችбα уцէշօ δуኺиглի баሊоሦላпсе стቬкθጬυш бኟ ዤ իщιሌ ο ቸդиվ уሓωኝ пекузፊቲըв унеդ նуд β мጢլажቿло ηፐվаց ሚα խгепсιዩι - ዴаሟаш оልըвсቼкл. . Haluk Akakçe, "Are you ready?"Açık Hava Heykel Parkı SergisiSevil Dolmacı Art Gallery, Mesa Bodrum, Haziran-Temmuz-Ağustos aylarındaSevil Dolmacı Art Gallery, Bodrum'un Demirbükü Koyu'nda konumlanan Mesa Bodrum'da, Naru Restaurant içindeki galeri mekanı ve Bodrum MESA sahili boyunca yer alan açık hava heykel parkından oluşan kapsamlı bir sergi ile haziran ayından itibaren izleyiciyle buluşuyor. Mesa Bodrum'a özel olarak büyük ölçekli heykeller üreten heykeltıraş Ozan Oganer, geleneksel bir obje olan dantel oyasını eğlenceli figüratif heykellere dönüştürüyor. Bahadır Çolak, Kadriye İnal, Yasin Uysallar ve Gözde Can Köroğlu'nun açık hava heykel parkı için ürettikleri heykellerinde "Alice Harikalar Diyarı" konsepti dikkat çekiyor. Alman sanatçı Ruby Anemic'in neon işleri, Reuven Israil'in el yapımı ahşap heykelleri, Andy Warhol'un "Sunday B. Morning after" serisinden serigrafileri, mizahi karikatürleriyle tanınan illüstratör ve ressam David Shrigley'in kağıt eserleri, Haluk Akakçe'nin son dönem üretimleri ve Leila Babirye'nin toplumsal cinsiyet temalı eserleri açık hava heykel parkında ön plana çıkan işler arasında. Theodore Boyer'in natürmortları, Ganalı sanatçı Felix Kwesi Awotwi'nin portreleri ve Valentino için özel bir eser üreten Sara Ludy'un dijital eserlerinin de olacağı sergileme alanında yaz mevsiminden ve Bodrum'dan ilham alan eserler Doğu İpek'in "Başımızda Siyahtan Bir Hale" SergisiArter, 29 Ocak 2023'e kadarİsmini, Edip Cansever'in "Tragedyalar III"[1964]şiirinin bir dizesinden ödünç alan "Başımızda Siyahtan Bir Hale", Ahmet Doğu İpek'in 2020–2022 yılları arasında farklı mecraları kullanarak bu sergi bağlamında ürettiği eserleri bir araya getiriyor. Kum fırtınası, yanardağ patlaması, heyelan ve güneş tutulması gibi doğa olaylarından yola çıkan resimler, çizimler, yerleştirmeler ve video eserler, insan ölçeğini aşan görkemli varoluşlarıyla hem büyüleyici hem de ürkütücü bir nitelik üstlenen bu fenomenleri soyut bir dille yorumluyor. Sergi, merkezine aldığı fenomenlerin dehşet verici görkemi karşısında yapılacak tek şeyin görünenin seyrine dalmak olduğuna işaret ediyor. Zaman, boşluk, entropi, yaşam, hareket, döngüsellik, ölüm ve çözülme gibi kavramları çağrıştıran bu sahnelerin bir araya getirdiği unsurların hafifliğine ve uçuculuğuna rağmen ortaya çıkan ağırlık ve kaçınılmazlık hissi, yaşadığımız dönemin makro ve mikro olgularının yarattığı iklimi soyutlayarak sergi mekanına taşıyor. Alea Pınar Du Pre, "Charlotte"Alea Pınar Du Pre'nin "The Many Manifested Selves" SergisiAura Art Hub, 31 Haziran'a kadar Sanatçı Alea Pınar Du Pre'nin uzun bir aradan sonra Türkiye'de gerçekleştirdiği ve "The Many Manifested Selves'' adını verdiği kişisel sergisi Aura Art Hub Bebek'te izleyiciyle buluşuyor. Du Pre, yaşamın gerçekliğini sorgulayarak, yaşadığımız hologram bulgusundan ilham alıyor. Hologramik dijital çalışmalar izlenimi veren eserler, sanatçının kendi yarattığı puantilizm tekniğinin yeni bir yorumu ile tek tek nokta vuruşları ve çizgiler halinde yoğun el emeği gerektiren bir süreç ile ortaya çıkıyor. Ali Kazma, "Finis Terrae", 2019, İki kanallı senkronize HD video, 5 Kazma'nın "Zaman Zaman" SergisiİMALAT-HANE, 14 Ağustos'a kadarAli Kazma'nın zaman ve zaman içinde oluşan ritimlerin ve bu ritimlerin içinden çıkan videolarının oluşturduğu yeni kişisel sergisi "Zaman Zaman", 14 Mayıs'ta İMALAT-HANE'de açılıyor. İnsanın dünyayı algılama, şekil verme, değiştirme ve yeniden yaratma yöntem ve imkanları üzerine eğilen sanatçı, zamanın farklı bölünmüşlüklerine, mekan ile kurduğu diyaloğa, tanım, kişilik, kimlik olarak ifadesine alternatif perspektiflerden Hütte, "Efes, Gece", 2017. Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu. Fotoğraf Özge Hütte'nin "Chronostasis" SergisiBorusan Contemporary, 28 Ağustos'a kadarKalabalıklardan arınmış şehirleri ve görkemli manzaraları fotoğraflamasıyla tanınan Alman sanatçı Axel Hütte'nin eserlerinin Hans Irrek küratörlüğünde sergilendiği "Chronostasis", 28 Ağustos'a kadar Borusan Contemporary'de ziyaret edilebilir. Axel Hütte, 2017 ve 2018 yıllarında gerçekleştirdiği Türkiye ziyaretleriyle Efes, Milet, Perge, Sagalassos, Hierapolis ve Afrodisias'ın da aralarında bulunduğu on dört antik kenti kapsayan rotada planlanan bir çekim dizisi gerçekleştirdi. Sanatçının inisiyatifiyle dahil olan Didim ve Milet gibi farklı yerleşimler ile birlikte proje görkemli bir "Asya Minör Antik Kentleri" projesine Polska, "The Thousand-Year Plan", 2020"Bilinmeyene Doğru" SergisiSALT Beyoğlu ve SALT Galata, 28 Mayıs – 14 AğustosVarşova Modern Sanat Müzesi'nin video ve film koleksiyonundan bir seçki sunan "Bilinmeyene Doğru" sergisi, 1989 sonrası dünyada sanatın, yerleşik tarihsel ve kültürel anlatıları kırma, bilinenin ötesine, başka öznellik ve anlatılara alan açma potansiyeline odaklanıyor. SALT'ın Beyoğlu ve Galata yapılarına yayılan "Bilinmeyene Doğru" sergisinde Diane Severin Nguyen, Nathalie Djurberg, Agnieszka Polska, Józef Robakowski, Duncan Campbell, Deimantas Narkevičius, Shana Moulton, Jananne Al-Ani, Oleksiy Radinsky, Neil Cummings ve Marysia Lewandowska'nın işleri yer alıyor. Adını, Deimantas Narkevičius'un, Berlin Duvarı'nın yıkılışının 20. yıldönümü vesilesiyle ürettiği işinden alan sergi, eski Doğu Bloku'ndan günümüz Doğu Avrupa'sına uzanan bir toplumsal panorama sunuyor."Bill Fontana İo'nun Yeni Sesi"Arter, 4 Aralık'a kadar Arter'in "Sesli Dizi" serisi kapsamında Melih Fereli küratörlüğündeki beşinci sergisinde, kurumun Bill Fontana'ya özel sipariş ettiği "İo'nun Yeni Sesi" isimli ses/video yerleştirmesinin dünya prömiyeri gerçekleşiyor. Fontana'nın İstanbul Boğazı'nın çeşitli noktalarında ve Şerefiye Theodosius Sarnıcı ile Yerebatan Bazilika Sarnıcı'nda gerçekleştirdiği video ve ses kayıtlarını temel alan "İo'nun Yeni Sesi", sanatçının Türkiye'deki ilk kişisel sergisi olma özelliği de taşıyor. İzleyicinin zaman ve mekan algısını kuşatan bu etkileyici eser, serginin yapımı ve yapıtın Arter Koleksiyonu'na dahil edilmesi süreciyle ilgili finansman ihtiyacının tümünü karşılayan Grundig'in katkılarıyla, Arter'in performans salonlarından Karbon'da izleyiciyle buluşuyor."No. 219", 20 Nisan 2020, iPad resmi, ©David HockneyDavid Hockney'nin "Baharın Gelişi, Normandiya, 2020" SergisiSakıp Sabancı Müzesi, 29 Temmuz'a kadarDavid Hockney'nin Türkiye'deki ilk sergisi, "Baharın Gelişi, Normandiya, 2020" ismiyle Sakıp Sabancı Müzesi'nde gerçekleşiyor. Daha önce Londra'daki Royal Academy'de ve Brüksel'deki Bozar'da sanatseverlerle buluşan "Baharın Gelişi, Normandiya, 2020"nin üçüncü durağı İstanbul. Kariyeri boyunca yeni teknolojileri ve sanat yapmanın farklı yöntemlerini araştıran Hockney, 2000'lerden beri iPhone ve iPad ile çizim yapıyor. Söz konusu teknolojik arayışının doruk noktası olan bu sergi, sanatçının baharın gelişini müjdeleyen iPad resimlerinin 116 tanesini içeriyor. Bunların tamamı 2020'de, Covid-19 salgınının ilk dönemi sırasında, Normandiya'daki evinde üretildi. Sergi, baharın başından sonuna bir hikayesi, adeta bir kutlaması niteliğinde ve doğal dünyanın mucizelerini, sürekli yenilenişini, yaşam döngüsünü bize hatırlatıyor. "Baharın Gelişi, Normandiya, 2020" sergisi, 29 Temmuz'a kadar Akbank iş birliğiyle Sakıp Sabancı Müzesi'nde sanatseverlerle buluşuyor. John William Godward, "When the Heart is Young", 1902"Doğa, Bahçeler, Düşler" SergisiElgiz Müzesi, 31 Temmuz'a kadarDoğa ve insan arasındaki ilişkiyi Arkas Koleksiyonu'ndan derlenen eserler aracılığıyla gündeme taşıyan "Doğa, Bahçeler, Düşler" sergisi, Elgiz Müzesi'nde izleyiciyle buluşuyor. Doğanın henüz bu denli insan tahribatına uğramadığı dönemlerde üretilmiş eserleri bir araya getiren sergi, insanın doğanın bir parçası olduğunu ve ancak doğayla var olabileceğini hatırlatma amacı taşıyor. Sergi; resim, heykel, dekoratif sanatlar ve tekstil sanatı gibi sanatın farklı alanlarından seçilen eserlerle, Türkiye ve yurt dışından önemli sanatçıların özgün bakış açılarını bir araya getiriyor. 16. yüzyıldan 20. yüzyıla uzanan döneme ait, doğayı yücelten bu çalışmalar, sanatsal üretimin zaman içerisinde geçirdiği değişimi de gözler önüne seriyor. Müjde Unustası direktörlüğünde ve Jean Luc Maeso küratörlüğünde sanatseverlerle buluşan sergide; Alfred Sisley, Maurice de Vlamick, Maurice Denis ve John William Godward, John Atkinson Grimshaw, Alfred de Breanski gibi Avrupa resim sanatının önemli temsilcilerinin eserlerinin yanı sıra; Hoca Ali Rıza, İsmail Hakkı, Nazmi Ziya Güran ve Sami Yetik gibi önemli Türk ressamların peyzaj konulu eserleri yer alıyor. Tablolara ek olarak, Jean-Baptiste Carpeaux, Albert-Ernest Carrier-Belleuse gibi 19. yüzyılın önemli heykeltıraşlarının eserleri seçkiyi oluşturan parçalar arasında bulunuyor. 16. yüzyıl Flaman duvar halılarının yanı sıra 19. yüzyıldan Osmanlı saray halıları geleneğini yansıtan Feshane ve Kumkapı halıları da yer alıyor. Sergideki bir başka eser grubu da cam objelerden oluşuyor. Bahçe teması, Art Nouveau döneminin en önemli temsilcilerinden Emile Gallé ve Daum Nancy atölyelerinden çıkan cam eserlerde hayat Chong Wai'nin "If We Keep Crying, We Will Go Blind" SergisiZilberman Selected, 30 Temmuz'a kadarZilberman İstanbul, Piyalepaşa'daki yeni mekanı Zilberman Selected'de 17 Mayıs - 30 Temmuz tarihleri arasında, Isaac Chong Wai'nin "If we keep crying, we will go blind Ağlamaya devam edersek, kör olacağız" başlıklı üçüncü kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. Sergi kapsamında; büyük bir yerleştirme, iki kanallı bir video, bir dizi ipek baskı, ışıklı bir kutu ve bir performans olmak üzere sanatçının yeni çalışmaları yer alıyor. Isaac Chong Wai'nin pratiğine yerleştirdiği kavramsal, politik ve performatif nitelikler, toplumsal değişimlerin ve küresel olguların aciliyetini işleyen disiplinlerarası bir yaklaşımla iç içe geçer. Chong'un beden, güçsüzlük, şiddet, kolektivizm, lidersizlik, yas ve benzeri temalar üzerinden yaptığı müdahaleli temsiller izleyiciyi yeni bir incelemeye davet ederken, eserlerindeki incelikli, şiirsel ve fakat eleştirel yapı anlam sistemlerine sızar."İtaatsiz Kökler-Ölmez Ağacı Direniyor" SergisiLoft Art, 24 Temmuz'a kadarAkfen Holding'in sanat alanında bir sosyal sorumluluk projesi olarak geliştirdiği Loft Art, yılda bir kere düzenleyeceği 'Prestij Sergileri' serisinde; Muzaffer Akyol ve Gaye Su Akyol'u ağırlıyor. "İtaatsiz Kökler-Ölmez Ağacı Direniyor" sergisi; zaman, hayal ve olasılıklar üzerinden birbiriyle ilişkili fakat bağımsız kompozisyonları su yüzüne çıkarıyor. Sanat yaşamında elli küsur yılı geride bırakan Muzaffer Akyol'un tuvallerinde ve farklı disiplinlerde ürettiği eserlerinde kainatın devinimi, dönüşümü ve çığlığı, nar formunda hayat buluyor. Gaye Su Akyol'un el dokuması yün halıları ve seramik heykelleri ise insanı, gündeliğin içinde boğuşan deliliğin içerisinden çıkarıp, bu yitirmiş olduğu 'hakikati' yeniden görmeye, hatırlamaya dayanan bir kainatı yeniden doğurarak, kurarak çağırıyor. "İtaatsiz Kökler-Ölmez Ağacı Direniyor" sergisi ortak geçmişi olan, farklı zamanlara ait fakat son çeyrek yüzyıla birlikte tanıklık etmiş baba-kızın, iki farklı anlatım diliyle kendi "karşı gerçeklik"lerini kurguladıkları bir Çeğil, "Sular Yükseldiğinde""Kesişme VII" Karma Sergisix-ist, 2 Temmuz'a kadarx-ist'in genç yetenekleri bir araya getirdiği keşif serisinin yedinci edisyonu "Kesişme VII" sergisi, Büşra Çeğil, Pelda Aytaş ve Sayna Soleimanpour'un eserlerini izleyiciye sunuyor. Sosyolojik ve psikanalitik öğeler aracılığıyla üretim yapan Büşra Çeğil, nesneleri deforme ederek duygular üzerine bağlar kurduğu eserleriyle sergiye katılıyor. İğne ve ipliği kadınlığın tarihi ve kimliğini sorgulama aracı olarak kullanan Pelda Aytaş, sergideki eserlerinde kadınların, arzunun nesnesi olmaktan ziyade öznesi olabilmesinin mümkünlüğünü araştırıyor. Çoğunlukla halüsinasyonlarından aldığı ilhamla üretim yapan Sayna Soleimanpour, bedeni ve kimliği üzerinden bilinç ve uyanış konularını irdelediği ve kendisi için bir ifade dili haline gelen otoportreleriyle sergideki yerini Bugay, "Baldan Tatlı, Baltadan Ağır", 2018"Koyun Koyuna" Karma SergisiArter, 29 Ocak 2023'e kadarArter'in "Koyun Koyuna" başlıklı yeni grup sergisi, çağdaş sanat yapıtlarının yanı sıra daha erken tarihli temsilleri ve arkeolojik nesneleri uyku teması etrafında bir araya getiriyor. Küratörlüğünü Eda Berkmen'in, mekânsal tasarımını Duygu Doğan'ın üstlendiği sergi, bilişsel süreçlerdeki değişim ve düşük yoğunlukta fiziksel aktiviteyle tanımlanan ve canlıların yaşamlarını sürdürebilmeleri için temel bir gereksinim olan bu durağan ve gizemli dinlenme durumuna farklı yaklaşımlar sunuyor. Ahu Akgün, Rasim Aksan, Alaettin Aksoy, Ann Antidote, Yüksel Arslan, Volkan Aslan, Ece Bal, Başak Bugay, Gökhan Deniz, Şükriye Dikmen, Marlene Dumas, Emine Ekinci, Annika Eriksson, İnci Furni, Nazmi Ziya Güran, İhsan Cemal Karaburçak, Gizem Karakaş, Evrim Kavcar, Merve Kılıçer, Eva Kotátková, Jarosław Kozłowski, Can Küçük, Nevhiz, Lara Ögel, Aslı Özdoyuran, İz Öztat, Necla Rüzgar, Pierrick Sorin, Mladen Stilinović, Etem Şahin, Ali Emir Tapan, Defne Tesal ve Begüm Yamanlar'ın eserleri uyku temasıyla bağlantılı mahremiyet ve paylaşım, birey ve topluluk, kucaklanma ve kısıtlanma, direniş ve teslimiyet, ilerleme ve tekrar gibi kavramlar etrafında toplanıyor."Leonardo Da Vinci Yapay Zeka Işığın Bilgeliği / Cern'den Nasa'ya İnsanlık ve Metaverse" SergisiX Media Art MuseumSanat tarihinin verileri kullanılarak oluşturulan "Leonardo Da Vinci Yapay Zeka Işığın Bilgeliği / Cern'den Nasa'ya İnsanlık ve Metaverse" sergisi, üç ana bölümden oluşuyor. Leonardo Da Vinci'nin çizimleriyle başlayan ve 3D modellemesi ile devam eden sergide veri tabanı olarak sanatçının icatları, makine çizimleri ve eskizleri kullanılıyor. Sanat tarihi verileri ve Leonardo Da Vinci'nin bilgilerinin yapay zekaya öğretilmesiyle elde edilen çıktılar, 15 milyar fırça darbesiyle partikül olarak soyut estetik bir dilde tüm mekanda karşılık buluyor. Serginin ilk bölümünün müziği dünyaca ünlü Oscar ödüllü "Nomadland" filminin bestecisi Ludovico Einaudi ve efsanevi Mercan Dede'ye ait. Serginin ikinci bölümü olan "CERN's Dark Machines"de ise sanattan aldığı ilham ve bilimin ışığında CERN yapay zeka ekibiyle birlikte üretilen ve dünyada sadece CERN'de sergilendikten sonra ilk kez bu sergide izleyici ile buluşan "AI DARK MACHINES" eseri yer alıyor. Dünyanın yapay zeka alanında MIT, Harward ve NYU üniversitelerinde önde gelen bilim insanları arasında yer alan 16 akademisyen ve araştırmacının deneysel olarak üzerinde çalıştıkları atom altı parçacıkların çarpışmaları sonucunda elde edilen verilerin ve bu verilerin açtığı olasılıkların işlenmesi ile eğitilen yapay zeka çalışması, eserin konusunu oluşturuyor. Serginin üçüncü bölümü ise NASA'nın "Kepler Veri Kümeleri" aracılığıyla uzay keşfi ve astronomi araştırmalarını taban alan makine öğreniminin kullanılması fikrine dayanıyor. Ouchhh ve NASA iş birliği ile tasarlanan bu eserin, gezegenimiz ile evrendeki diğer yaşanabilir gezegenler arasında bir kapı olarak görülmesini Karatoprak, "Portre", ahşap üzeri akrilik"Le Voyage" Karma SergisiDecollage Art Space, 30 Haziran'a kadar19. yüzyılın önemli Fransız şairlerinden, modernist estetiğin habercisi Charles Baudelaire'in aynı isimli şiirinden ilham alan "Le Voyage Yolculuk" başlıklı sergi, Modern Türk resminin usta sanatçılarını bir araya getiriyor. Sergi, Türk sanat tarihine iz bırakmış Selim Turan, Adnan Varınca, Avni Arbaş, Nejad Melih Devrim, Mübin Orhon, Burhan Uygur, Süleyman Saim Tekcan, Mustafa Pilevneli, İbrahim Örs, Fevzi Karakoç, Haşim Nur Gürel, Dilek Işıksel, Resul Aytemür, Mahmut Karatoprak, Kemal Önsoy, Mahir Güven, Bubi, Gülten İmamoğlu, Mehmet Güler, Atilla Atala ve Meliha Sözeri gibi pek çok sanatçının resim ve heykellerini izleyiciyle buluşturuyor. Yolculuk teması pek çok yazarın ve sanatçının üretimlerinde önemli bir esin noktası olarak karşımıza çıkar. Bu serginin de odağını oluşturan tema, sanatçıların yolculuk kavramına kendi perspektiflerinden bakışlarını bir araya getiriyor. Doğa tasvirleri, natürmortlar, at figürleri, peyzajlar, günlük yaşamdan sahneler ve portrelerin konu olduğu resimlerin yanı sıra heykellerin de yer aldığı sergi, seyirciyi bir yolculuğa davet Ambrosio, "Untitled""Locus Solus" Karma SergisiArter, 31 Aralık'a kadarSelen Ansen'in küratörlüğünü yaptığı "Locus Solus" sergisi, doğa fikri etrafında kurgulanan bir grup sergisi. "Locus Solus", merkezine aldığı doğa fikrini yapaylık kavramı üzerinden ve yapay olanın merceğinden incelemeyi amaçlıyor. Doğa ile kültürün birbirlerine nüfuz etme ve karşılıklı etkileşim kurma biçimlerini irdeleyen sergi, aynı zamanda doğal ortamların yaşam üzerindeki etkilerini, organik süreçler ve insan elinden çıkma yapılarla madde, düş ve his arasındaki kesişme alanlarını inceliyor. İzleyiciyi yeraltının, yeryüzünün ve göklerin alemlerine, bilinçdışı alanlara, bir varmış bir yokmuş, dönüştürülmüş, yitirilmiş veya düşlenmiş yerlerle çeşitli manzaralar arasında bir yolculuğa davet ediyor. Sergide Murat Akagündüz, Jananne Al-Ani, Halil Altındere, Maddalena Ambrosio, Yüksel Arslan, Claus Böhmler, Xuefeng Chen, Tacita Dean, Osman Dinç, İnci Eviner, Thomas Geiger, Jytte Høy, Ahmet Doğu İpek, Eva Jospin, Ella Littwitz, Miklós Onucsán, Panamarenko, Sarkis, Yehudit Sasportas, Erinç Seymen, Bülent Şangar, Yaşam Şaşmazer, Cengiz Tekin, Endre Tót, Thu Van Tran, Mariana Vassileva, Werner Zellien'ın yapıtları yer İlkin, "Dalgın, Dargın ve Unutkan – I", 2014"Maziye Bakma Mevzu Derin" Karma SergisiOdunpazarı Modern Müze, 11 Eylül'e kadarOMM - Odunpazarı Modern Müze'de geçtiğimiz Aralık ayında açılan, birey ve toplum arasındaki ilişkide bireye biçilen rollere, toplumsal normlara dayanan alışkanlıklara ve "öteki"yi tanımlama biçimlerine odaklan "Maziye Bakma Mevzu Derin" isimli karma sergi yoğun ilgi nedeniyle 11 Eylül 2022 tarihine kadar uzatıldı. Adını bir kamyon arkası yazısından alan, 31 sanatçıyı bir araya getirdiği "Maziye Bakma Mevzu Derin" sergisi kolektif belleğin bir parçası olarak varlığını sürdüren insanın varoluş mücadelesinde aidiyet, uyum ve meydan okuma kavramlarını inceliyor. Kutuplaşan bir bireysellik anlayışının hakimiyet sürdüğü bu dönemde "İfade özgürlüğü nedir?" sorusuna da cevap arayan sergide yer alan eserler, geleneksel teknik ve imgeler üzerinden inşa edilen ortak bir paydada buluşuyor. Sergide yer alan sanatçılar arasında Ali Elmacı, Antonio Cosentino, Aydan Murtezaoğlu, Bengisu Bayrak, Can İncekara, CANAN, Cansu Yıldıran, Damla Yalçın, Eda Çekil, Fatma Bucak, Gözde İlkin, Halil Altındere, Hasan Özgür Top, İhsan Oturmak, Kezban Arca Batıbeki, Manolya Çelikler, Memed Erdener, Mustafa Boğa, Nancy Atakan, Nilbar Güreş, Nur Koçak, Olgaç Bozalp, Pınar Yolaçan, Ramazan Can, Rehan Miskci, Sinan Tuncay, Şener Özmen, Şükran Moral, Zehra Çobanlı, Zeren Göktan ve Zeyno Pekünlü ÖğütMehmet Öğüt'ün "Ateşin Gölgesi Yoktur" SergisiVision Art Platform, 28 Haziran'a kadarMehmet Öğüt'ün solo sergisi "Ateşin Gölgesi Yoktur", sanatçının uzun yıllardır geliştirdiği teknikle yaptığı ateş resimlerini, yeni dönem işleriyle bir araya getiriyor. Sanatçı taş, su, ateş gibi doğal unsurları olduğu gibi polaroid fotoğraf kağıdını, mekanik hareketi ve videonun dijital yüzeyini de kullanıyor. Öğüt, oyun alanını benzerlik ve benzeşmezlik, ışık ve gölge, rastlantı ve zorunluluk arasında kuruyor. Sanatçının dijital ifade biçimlerine de başvuran araştırmasının kaynağında kıvılcım ve alevle boyadığı, kazıdığı, yonttuğu kağıt işler bulunuyor. Çalışmaları mağara resimlerinden batılı resim tarihinin kurucu mitlerine, kimyasal süreçlerden toplumsal örgütlenme biçimlerine kadar uzanan geniş bir alandan ilham alıyor. Mehmet Öğüt'ün kişisel sergisi "Ateşin Gölgesi Yoktur", Ezgi Bakçay küratörlüğünde Vision Art Platform Akaretler No35'te gerçekleşiyor. Michail TsakuntisMichail Tsakuntis'in Resim SergisiGrand Hyatt Istanbul, 31 Haziran'a kadarGiritli Yunan ressam Michail Tsakuntis'in klasik ve modern çizgilerle tarihin farklı dönemlerini yansıtan yağlı boya tabloları Kapudag Galeri iş birliğiyle Grand Hyatt İstanbul'da izleyiciyle buluşuyor. Altın oran teknikleri kullanarak ağırlıklı olarak portre eserler çalışan Tsakuntis, Atina'daki Güzel Sanatlar Okulu'nda resim ve Londra'daki Central Saint Martins Sanat ve Tasarım Koleji'nde karma teknik resim eğitimi aldı. Çalışmaları İngiltere, ABD ve birçok farklı şehirdeki galerilerde yer alan Tsakunti'nin en özel eserleri Haziran sonuna kadar Grand Hyatt İstanbul'da İsmail Atar, "Money of Rainbow", 2022, metal plaka üzerine baskıNeda İsmail Atar'ın "Paranın Arka Yüzü" SergisiBE Contemporary Art Gallery, 5 Temmuz'a kadarÇalışmalarında günümüz tüketim ve endüstri toplumunun getirdiği problemleri ve insani duygular üzerinde yarattığı tahribatı ele alan Neda İsmail Atar'ın yeni sergisi "Paranın Arka Yüzü", 12 Mayıs 2022'de BE Contemporary'de açılıyor. Neda İsmail Atar, çalışmalarını farklı zamanlarda belirlediği konular üzerinden seri üretimlerle gerçekleştirmekte. Bu serilerde farklı malzeme ve teknik çözümlemeler göze çarpsa da odak noktası tüketim ve endüstri toplumu. Sanatçı "Paranın Arka Yüzü" adlı yeni serisinde, kağıt banknotların arka yüzünü derin bir söylemi ifade etmek için yeniden yorumluyor. Sıradan banknotların arka yüzündeki tasarım amaçlı kullanılan, bir ülkeye özgü önemli kişiler, mimari yapılar veya farklı semboller gibi görsel unsurlar ve ilişkin oldukları algı ve propaganda, sanatçı tarafından kasıtlı olarak felce uğratılıyor. Herhangi bir ülkeye ait olmayan bu banknotlarda, para ve rekabet dünyasının doğrudan veya dolaylı yollarla neden olduğu manzaralar yansıtılıyor. Nilay Özenbay'ın Heykel SergisiGrand Hyatt İstanbul, 30 Haziran'a kadarFigür ve soyut formda çalışmalarıyla dikkat çeken heykeltıraşa Nilay Özenbay'ın "Cat Woman" ile başlayan son dönem çalışmaları, popüler kültürdeki birçok olaya referans niteliği taşıyor. Kurgusal karakterlerin biçimsel dili, toplumsal yaşantıdaki anlam ve önemini aşarak heykel formunda sanatsal bir ifadeye dönüşüyor. Kurgusal çocuk karakterlerin, sevimliliklerini içerikleriyle birlikte forma dönüştüren Nilay Özenbay, içsel dönemeçlerinde beklettiği duygu sekanslarını eserleri vasıtasıyla gün yüzüne çıkarıyor. Ertuğrul Berberoğlu"No1 2022" Karma SergisiEkavart Gallery, 28 Mayıs – 25 HaziranYolları yıllar önce Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Resim – İş Öğretmenliği Bölümünde kesişen sanatçılar, geçmişin ayak izlerini günümüze taşıdıkları karma sergide bir araya geliyor. Farklı disiplinlerde 21 eserin yer alacağı bu karma sergi de ilk kez bir araya gelecek sanatçılar, üniversite yıllarından bu yana süre gelen dostluklarını sanatın bütünleyici yönü ile buluşturuyor. Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Resim – İş Öğretmenliği Bölümünde Öğretim Görevlisi olarak çalışmalarına devam eden Zeynep Öztürk'ün küratörlüğünde gerçekleşecek karma sergide Refik Akyüz, Tıfak Arslan, Ertuğrul Berberoğlu, Sefa Çakır, Hüseyin Demirbaş, Rabia Kalyoncuoğlu, Seydi Murat Koç, Nurdan Likos ve Muhittincan farklı disiplinlerdeki çalışmaları ile yer alıyor. Pravdoliub Ivanov, "Parçalanmış Masal Aracı", 2013"OyunBu" Karma SergisiArter, 9 Nisan 2023'e kadarKüratörlüğünü Emre Baykal'ın üstlendiği "OyunBu" başlıklı grup sergisi, Arter Koleksiyonu'ndan seçilen yapıtları çocukluk ve oyun kavramları etrafında bir araya getiriyor. Sergi, oyunun özgürleştiriciliğini; gerçekliği askıya alışı ve yeniden kurgulayışındaki kural tanımazlığını; gündelik olanın dışına taşma ve tamamen kendine ait bir düzen ve anlam üretme şekillerini sanat yapıtları ve bu yapıtların sundukları deneyimler bağlamında araştırmayı hedefliyor. Sanatın hem oyun kurucu hem oyun bozucu niteliklerini birlikte ele alan "OyunBu" sergisi, rekabet, gerilim, şans, taklit, ritüel, sihir, esrime ve haz gibi kavramların izini sürerken, hem yetişkinler hem de çocuklar için aslında kazananı olmayan ya da herkesin kazandığı bir oyun alanı HristoffPeter Hristoff'un "Yol" Sergisi Galeri, 30 Haziran'a kadarGörsel sanatçı Peter Hristoff'un 1987 ve 2022 yılları arasında ürettiği işleri, "Yol" sergisinde bir araya geliyor. Sanatçının kullandığı çizim, baskı resim ve kağıt üzerine resim gibi farklı medyumlardan eserler, tüm dünyayı ilgilendiren kimlik ve maneviyat gibi küresel konuları işliyor. 1980'lerin sonu ve 1990'lardaki AIDS krizininin yarattığı tahribat üzerine erken dönem çalışmalar, Yakın ve Orta Doğu'da süregelen politik durum üzerine eserler ve pandemi döneminde karantina sırasında üretilmiş işlerin yanı sıra, Amerika ve Türkiye'deki müzelerde yapılan araştırmalardan ilham alan baskı resimler ve çizimler de sergide yer alıyor. Hristoff'un eserleri, sanatçının 2015-2016 yıllarında sanatçı residansı programını gerçekleştirdiği The Metropolitan Museum of Art, MoMA, Ball State University, American Express, The Moscow Museum of Modern Art ve Yapı Kredi Kültür Merkezi gibi kamusal koleksiyonların yanı sıra, New York ve İstanbul'da, pek çok özel koleksiyonda yer Tekin, "Natürmort", 2017"Uçuruma Yerleşmek" Karma SergisiZilberman, 1 Temmuz'a kadarZilberman İstanbul'un Mısır Apartmanı'ndaki ana sergi mekanında gerçekleşen, küratörlüğünü Naz Kocadere'nin üstlendiği "Uçuruma Yerleşmek" isimli grup sergisinde Isaac Chong Wai, Sandra del Pilar, Memed Erdener, Erkan Özgen, Yaşam Şaşmazer, Neriman Polat, Cengiz Tekin ve İsmail Yılmaz'ın eserleri yer alıyor. Keith Richards ile birlikte "Sympathy for the Devil"ı yazan Mick Jagger, şeytan işi olarak görülebilecek tarihi olayları anlattığı şarkıyı şeytanın ağzından söyler. Şarkı, kötülüğün sıradanlığına kapılıp giden insanlığın karanlık tarafına dair bir analiz sunar. İçimizdeki şeytani mekanizmaları anlarsak onunla başa çıkabiliriz. İnsanların şiddete ve karanlığa eğilimlerine birey, toplum ve doğa ile olan ilişkisi üzerinden inceleyen "Uçuruma Yerleşmek" sergisi, sanatçı Memed Erdener'in referansıyla, Friedrich Nietzche'nin "İyinin ve Kötünün Ötesinde" 1886 eserinden adını alıyor. Nietzche'nin sözleriyle "Canavarlarla savaşan kişi, bu süreçte canavara dönüşmemeye dikkat etmelidir. Ve bir uçuruma uzun süre bakarsan, uçurum da sana geri bakar." Sergi temsil, kimlik, keder, adalet, dayanışma, isyan ve psikolojik ikilem kavramları etrafında derinleşir. Hooper Turner, "Helvetica Alphabet", 2012, ©Sanatçı The artist & FROSCH&CO, NY"Ve Şimdi İyi Haberler" Karma SergisiPera Müzesi, 7 Ağustos'a kadarPera Müzesi, Annette ve Peter Nobel'in koleksiyonundan eserlerle oluşturulan "Ve Şimdi İyi Haberler" sergisini sanatseverlerle buluşturuyor. Sergi, matbaanın icadıyla birlikte 18. yüzyıl sonlarında düzenli gazetecilik faaliyetinin oluşması, 19. yüzyılda resimli dergilerin basılmasından yola çıkarak kitleselleşen iletişim araçları ve sanat arasındaki diyaloğa odaklanıyor. Alberto Giacometti, Aleksandr Rodchenko, Andy Warhol, Andreas Gursky, Jenny Holzer, Bedri Baykam, Barbara Kruger, Christo, David Hockney, Dennis Hopper, Elmgreen & Dragset, Fernand Légér, Georges Braque, Henri Cartier-Bresson, Joseph Beuys, Özlem Günyol & Mustafa Kunt, Le Corbusier, Malevich, Man Ray, Mayakovski gibi önemli sanatçıların 'Basın Sanatı' olarak tanımlanan 300'e yakın eserini bir araya getiren "Ve Şimdi İyi Haberler Nobel Koleksiyonu'ndan Eserler" sergisi 7 Ağustos'a kadar Pera Müzesi'nde ziyaret Gökçebağ'ın "Geçmiş Uzun Sürer" SergisiKibele Sanat Galerisi, 23 Temmuz'a kadarRessam Yalçın Gökçebağ'ın farklı dönem eserlerini bir araya getiren "Geçmiş Uzun Sürer" sergisi, 23 Temmuz'a kadar Kibele Sanat Galerisi'nde izleyiciyle buluşuyor. Öğretmenlik yaptığı yıllarda Anadolu yaşamını, insanını ve doğasını gözlemleme imkanı bulan Gökçebağ, tanık olduğu güzellikleri özümseyerek tuvalleri aracılığıyla bizleri büyülü bir yolculuğa çıkarıyor. 60 yılı aşkın sanat hayatı boyunca ürettiği eserlerinde artık kaybolmakta olan kırsal yaşamı sanatının gücüyle Hockney Hakkında Her Şey ve Türkiye'deki İlk Sergisi2022 Yılının Ses Getirecek Sergileri2022 Yılı Kültür ve Sanat Ajandası
Kaç günden belliydi. Dün nihayet başladı. Sabahın er vaktinde sulu sepken göverdi yağmur. Böylesine “yer yağmuru” deriz. Yani öyle sağanak halinde değil. Şimşekler çakarak, yıldırımlar bırakarak değil. Uyum,uyum düşer damlalar. Ben toprakla, hatta tüm doğayla uyumlu bir senfoni olarak algılarım yağmurun böyle yağmasını. Toprak tadını çıkara, çıkara kabul eder. Biraz ibadet; çokça sevişmek gibidir. Yağmurla rahmetlenir, günahlarından arınır ve galiba tövbe de eder doğa yeni başlangıçlar öncesi. Apaçık bir hazırlıktır işte! Tohumdan yaprağa yürüyecek o su. Filize kesecek, çiçeğe, meyveye duracak sonunda. Kuşlar, yılanlar, börttü böcek sebeplenecek. Bu yağmura güm an edip çiftleşir sarı inek, ak koyun. Bahara cümbüş var. Hazırlık onadır. Nergisler açmış mis kokularını yaymakta.. Bu yağmurun ardından sıra güneştedir. Her şey ne kadar da uyumlu ve dengede… Güneşin ardı sıra başlar düğün. Bir sürü ot zamanıdır. Vur bakalım ovalara, dağlara gönlünce. Yaban mersinleri, kar laleleri, kum zambakları, alıçları.. orkideleri… Bunca güzellik içinde ben insanları düşünürüm… Derinleşmek yerine; yayılmayı, yükselmeyi tercih etmelerini anlamaya çalışırım. Saygı yerine hasedi, dostluk yerine rekabeti, paylaşım yerine vuruşmayı, sevgi yerine yıkımı, uyum yerine çatışmayı tercih edişlerini düşünürüm. Anlamaya çalışırım. Anlayamam…
Eski Mısırlılardan Sümerlilere kadar tarihte birçok toplum tanrılara kurban vermek, bazen de baharın gelişini kutlamak için eğlenceler düzenlerdi. Durum günümüzde de değişmiş sayılmaz. Eğlenmek, hasat kutlamak vb. daha nice şey için dünyada ve Türkiye’de festivaller düzenleniyor. Biz de sizler için Rio’nun çılgın festivalinden İstanbul sokaklarına, tarihin derinliklerinden günümüze, festivallerin öyküsünü derledik… Festivaller, günümüz dünyasının en büyük turistik faaliyetlerinin başında geliyor. Her yıl milyonlarca insan Rio, Valencia, Washington, Delhi gibi şehirlere sadece festivallere katılmak için ziyarete gidiyor. Festivaller birçok şehir için ise marka olmak, tanınmak ve turist çekmek için önemli bir fırsat. Rio gibi sadece festivalle hatırlanan ve bununla birlikte sahillerini bütün dünyaya pazarlama fırsatı yaratan ve marka haline gelen şehirler var. Birçok şehir bazen kente özgü ürünlerini pazarlamak, bazen kültürel bir değeri dünyaya tanıtmak ve turistik bir artı değer yaratmak, bazen de ticari bir faaliyeti desteklemek veya marka şehir olmak için festival düzenliyor. Bazı festivaller ise katılımcılar için yemek içmek, şarkılar söylemek ve dans etmek için bir fırsat ve iyi bir tatil zamanı. İyi de bu iş nasıl başladı? İnsanoğlu “Hadi biraz eğlenelim ve müzik dinleyelim, festival yapalım” mı dedi, yoksa işin kökeni farklı mı? Peki ya festival adı nasıl ortaya çıktı? Her zaman yaptığımız gibi yine gelin biraz işin tarihçesine girelim ve sonra dünyaya nasıl yayıldığına bakıp, tümden Türkiye’ye gelip, bizim şehirlerimize ışık tutalım. TANRILARA KURBAN… Festivaller de birçok insan icadı gibi hayatta kalma çabasının ve toplumsal düzeni sağlama isteğinin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Geçmişin pagan toplumları bazen bolluk ve ideal iklim şartları için, bazen de deprem, sel gibi doğal afetlerden korunmak için pagan tanrılarına adak kurban etmişler ve festivaller düzenlemişlerdir. Bazen de kazanılan savaşlardan sonra yine şükran amacıyla eğlenceler düzenlenmiştir. Medeniyetin Mezopotamya, Anadolu ve Mısır’da geliştiğini aklınızda tutarsanız, ilk festival kalıntılarına da bu bölgede rastlandığını anımsarsınız. Mısır’ın Luksor şehrinde bulunan Karnak Tapınağı’nın duvarları, tarihe açılan gizli bir kapı gibidir. Duvarlarda Tanrı Ra adına düzenlenen bir festivale dair çizimler bulunur. Çizimlerde, her yıl nehrin suları yükselmeden önce, renkli kıyafetler giydirilen firavun ve ailesinin, Luksor Tapınağı’ndan Karnak Tapınağı’na doğru, bir tahtırevan üstünde insanların omuzlarında taşındığı resmedilir. Bu festival esnasında Nil Nehri kenarında geceler boyu yenilir ve içilir. Nil, Mısır için hayat veya ölüm demektir ve ona hükmeden Amun Ra, kutsanırken toplum da bir norm etrafında, ortak bir “idea” için bir araya gelir. Ayrıca yine antik Mısır’da Ramses III, Libyalılar ile yaptığı savaşı kazandıktan sonra Luksor’da bir festival düzenlemiştir. Ayrıca Mezopotamya’da yapılan çalışmalar 4 bin yılında Sümerliler tarafından Akitu adında şenlikler yapıldığı gösteriyor. Yazıyı bulan Sümerliler bu şenlikleri de tabletlere işlemişti. Tabletleri okumayı başaran arkeologlar, Akitu şenliklerinin Tanrılarla kötü ruhlardan kurtulmak için yapılan anlaşmaları kutlamak için yapıldığını belirtiyorlar. Yine yazıtlardan doğanın yeniden canlanmasının da kutlandığı anlaşılıyor ki, Akitu şenliklerinin bugün Mezopotamya bölgesinde kutlanan Nevruz gibi birçok şenliğin de atasıdır ve buradaki şenliklerde Sümerler de tiyatronun da doğmasına neden olmuştur. Tabii her festival yemek, içmek, müzik değil, zira Güney Amerika’nın eski uygarlıkları Mayalar ve Aztekler şenlikler zamanı tanrılara kurban verirlerdi. Bu kurban hayvanlardan değil, en güzel çocuklar arasından seçilirdi. O nedenle her festival bir ölüm demekti. Rivayet odur ki, Tamp Nameorun’un açılışı için 300’den fazla kurban verilmişti. TÜRKLER’İN BAYRAMI Dünya’da bunlar olurken Orta Asya’da Türkler kendi festivallerini kutlamaktaydı. Kaşgarlı Mahmut’un 11. yüzyılda kaleme aldığı Divan’ında ilk defa “bayram” kelimesinden bahsedilir. Kaşgarlı Mahmut’a göre kelimenin aslı “bedhrem”dir ve ilk defa Oğuzlular “beyrem” olarak kullanmışlardır. Genelde göçebe bir hayat süren Türkler baharın gelişini büyük şenliklerle kutlarlardı. Bu eğlenceler genelde bayram yerlerinde yapılır, alana büyük bir ateş yakılır, çiçeklerle süslenirdi. Bayram zamanı atların kullanıldığı yarışmalar gerçekleştirilir, çeşitli müsabakalar organize edilir ve kazanlarda yemekler pişirilirdi. Bu eğlence anlayışı Türk topluluklarının genişleyip dünyaya dağılması, farklı inanç ve kültürlerden etkilenmesiyle birlikte biraz form değiştirdi ama günümüze kadar yaşamaya devam etti. Bugün hala Kırgızların Pamir dağlarında oynadığı kökböri oyunu, Anadolu’da oynanmaya devam eden cirit oyunu, Edirne’de düzenlenen yağlı güreşler ki bir benzeri her yıl Moğolistan’da düzenlenir ve bütün Türk dünyasında kutlanan Nevruz bayramları bugüne ulaşmış Türk oyunlarıdır. Domates Festivali- İspanya Kiraz Çiçeği Festivali Venedik karnavalı Holi Festivali Kırgız Festivali Çin Yeni Yılı Festivali Ateş festivali İskoçya Büyükçekmece Festivali Yeni Delhi-Holi Festivali FEAST’TEN FESTİVALE Peki, Türklerin bayramları ile bugünün festivalleri arasında nasıl bir benzerlik var? Şarkı, türkü, yeme içme, süsleme, oyunlar, bütün bunlar birer festival. Bundan daha ötesi festivallerin de kökeni bayramlardır. Zira “feast” kelimesi Latince bayram anlamına gelir. Pagan inanç döneminde dünyanın geri kalanındaki gibi kutlamalar yapan Latin dünyası Hristiyanlıktan sonra, yortular, noel gibi dini günleri festival olarak kutlamaya başlamıştır. Festival ilk olarak Latin dünyasında 14. yüzyılda kelime olarak ortaya çıkmıştır ve ilk kullanımı inanç bayramını tarif etmektedir. İngilizce kayıtlara ise “festifall” olarak da ilk 1300’lü yıllarda girmiştir. Ama zaman içinde sanat, müzik, spor gibi birçok alanda gerçekleştirilen etkinlikler festival adını almaya başlamıştır. Günümüzde ise kelime o kadar genişlemiştir ki, içinde eğlence, tanıtım veya yemek içmek olan her etkinlik neredeyse festival adını almıştır. Ama festivalin olmazsa olmazı renktir… RİO’DAN YENİ DELHİ’YE FESTİVALLER Bugün dünyada neredeyse günün her saati dünyanın bir şehrinde festival vardır. Bunlardan bazıları ise oldukça popülerdir ve dünyadan her yıl milyonlarca kişinin bu şehirlere ziyaret etmesine sebebiyet verir. Bundan en meşhuru herkesin bildiği Rio Festivali. Rio için “renk” kelimesi hafif kalır, rengarenk kelimesi bile onu tam tanımlamaz. Samba okullarının dansçılarının bandolar eşliğinde, bir birinden yaratıcı tasarımlarla Marquês de Sapucaí Caddesi’nde yaptıkları festival geçişi ile bilinen Rio bugün her ne kadar alkol ve çıplaklıkla gündeme gelse de, onun da kökenin de bir inanç yatıyor. Hristiyanlık inancına göre Paskalya döneminde 40 gün boyunca hayvansal gıdalar yenmeyerek oruç tutulur. Rio Karnavalı da 1973 yılında ilk bu amaçla başlanmış ama sambacıların rekabeti yıllar içinde festivali bugünkü haline getirmiş. Ama renk denince ilk akla gelen yer elbette ki Rio değil değil, Yeni Delhi veya Goa’daki Holi Festivali. Hindu inancına göre Tanrı Krishna henüz bir çocukken karanlığın efendisi şeytan Pootna onun canına kastetti ama başarılı olamadı ve öldü. Onun öldüğü gün ise bugün Hindistan’ın birçok yerinde bayram olarak kutlanıyor. Aslında bu hikâyedeki birçok imge muhtemel ki simgesel, aynı Mısırlılar da ve Türkler de olduğu gibi kış ve yağış ölümü ve şeytanı temsil ederken, bahar hayatı ve aydınlanmayı temsil ediyor. Hindistan’ın farklı bölgelerinde genelde kışın bittiği baharın başladığı dönemde kutlanan Holi, renkli boyaları ile meşhur olmuş bir festival. En bilinen kutlamaların yapıldığı Yeni Delhi’de müzik de festival coşkusuna eşlik ediyor. İnsanlar festival boyunca çocuklar gibi boyanarak ve birbirlerine boyalar fırlatarak kutlamalar yapıyorlar. Tabii burada her rengin de bir anlamı var. Yeşil bereketi, sarı optimizmi, kırmızı enerjiyi, mavi güven ve sadakati, pembe ise aşk ve tutkuyu sembolize ediyor. DÜNYADAKİ FESTİVALLER Günden güne yaygınlaşan ve dünyanın her yerinde yapılmaya başlanan tüm festivalleri teker teker anlatmaya kalksak, bir dergi değil kitap çıkarmamız gerekir. Biz sizlere bu alanda başarıya ulaşmış olanları sıraladık. Japonya’da Kiraz Çiçeği Festivali, Hristiyan dünyasında kutlanan Cadılar Bayramı, New Orleans’da kutlanan Mardi Gras, Tayland’daki Full Moon Partisi, İtalya’daki Venedik Karnavalı, İspanya’daki Domates Festivali, Münih’deki Octoberfest, Çin’deki Yeni Yıl Festivali gibi çok ünlü festivaller var. Büyük bir çoğunluğu kışın bitişi ve baharın gelişi ile ortaya çıkmış festivallerin bazıları bugün bir pazarlama parçası olarak dünyada şehirlere hizmet ederken insanları eğlendiriyor… PEKİ, TÜRKİYE’DEKİ FESTİVALLER? Türkiye deyince akla ilk gelen ve en yaygın festival Nevruz bayramıdır. Türklerin Orta Asya’dan getirdiği ve halen kutlanan en uzun soluklu festival kesinlikle Nevruz’dur. Ama sadece bir bölgede, geniş bir topluluk tarafından kutlanmak yerine, biraz kültürel ve inançsal değişimlerle birlikte genelde her köy ve kasabada tek tek kutlanıyor. Bunun dışında her ne kadar festival adını kullanmasak da bizdeki Kurban ve Ramazan bayramları da birer festival niteliğinde. Tabii daha çok köylerimizde bu formda kullanıyor, şehirlerimizde ise tatil fırsatı olarak görüldüğü için bir festival formunda değil. Bu bayramların dini yönlerini de ele aldığınızda, kurulan salıncaklar, yeme içme zenginlikleri, aileleri bir araya getirmesi gibi özellikleri ile dünyanın farklı bölgelerinde kutlanan festivallerle aynı formda olduğunu görürsünüz. Tabii Ramazan Bayramı’nda bir deniz kenarına tatile gider, ayaklarınızı uzatır kitabınızı okursanız, bu güzel bir dinlenme molası olsa da form olarak festival değildir. BÜYÜKÇEKMECE FESTİVALİ… Bayramlar ve nevruz gibi geniş kitleler tarafından kabul edilen festivallerin dışında Türkiye’nin birçok şehrinde, bazen şehre sanatsal bir değer kazandırmak, bazen kültürel ve coğrafi değerleri tanıtmak, bazen de ticareti canlandırmak amacıyla çeşitli festivaller düzenleniyor. Bilecik’teki Kiraz Festivali, Denizli Acıpayam’daki Kavun Festivali, İstanbul Film Festivali, Bolu Yemek Festivali gibi… İşte bu festivallerden bir tanesi, İstanbul’da düzenlenen ve son günlerde dikkat çeken Büyükçekmece Belediyesi’nin düzenlediği ve Dünya Festivaller Birliği CIOFF tarafından yedi kez dünyanın en iyi festivali seçilen Uluslararası Büyükçekmece Kültür ve Sanat Festivali. Her yıl 64 Ülkeden gelen 1500 kültür ve sanat elçisini en iyi şekilde ağırlayan Büyükçekmece Belediyesi, bu yıl 19’uncusunu düzenlediği festivalin startını tarihi Mimar Sinan Köprüsü üzerinde ışık, ses ve su gösterileriyle verdi. Görünen o ki, “Sevgi birbirimize, barış hepimize” sloganı ile 64 ülkeden ağırladığı misafirlerine keyifli ve bir o kadar da kültür dolu anlar yaşatan Büyükçekmece Belediyesi, Türk toplumunun kültür hayatına katkı sağlamak için elinden geleni yapıyor. Biz de, dünya ülkelerinin turizm fırsatı olarak değerlendirdiği festival kavramının önemini anlayan ve ülkemizde başarı ile hayata geçiren herkese okuyucularımız adına teşekkürü borç biliyoruz. NOTLAR Japonya Kiraz Çiçeği Festivali Japoncası Sakura olan kiraz çiçekleri, meyve vermeyen, sadece çiçek açan ve o çiçeklerini de 2 hafta içinde döken bir ağaç. Bu yüzden de hem güzelliği, hem de hızlı bir şekilde ölümü sembolize ettiği söylenir. Yani Japon kültüründe ölüme bakış açısını gösteren bir çeşit felsefedir. *Venedik Karnavalı’nın, 13. yüzyılda şehri etkileyen veba salgınından sonra başladığı düşünülüyor. Salgından etkilenen ve vücutları tahrip olan insanlar uzun kostümler giyerek ve maske takarak şehirde dolaşırlarmış. Zamanla bu kıyafet ve maskeler daha renkli olmaya başlamış. *Her yıl Ocak ayının son Salı gününde İskoçya’nın en kuzeyindeki Shetland Adaları’nda bulunan Lerwick kenti, Viking’lere uzanan tarihini büyük bir ateş festivali ile kutluyor. DÜNYANINENÜNLÜ FESTİVALLERİ 1. Holi / Goa ve Yeni Delhi – Hindistan 2. Rio Karnavalı / Rio de Janerio – Brezilya 3. Venedik Karnavalı / Venedik – İtalya 4. Japonya Kiraz Çiçeği Festivali 5. Full Moon Partisi / Ko Pha-Ngan – Tayland 6. İspanya Domates Festivali La Tomatina / Buñol – İspanya 7. Oktoberfest / Münih – Almanya 8. Up Helly Aa / Shetland – İskoçya 9. Çin Yeni Yılı / Pekin – Çin Halk Cumhuriyeti 10. Mardi Gras / New Orleans – USA Yazı İlyas Yıldız *Bu yazı Marmara Life 2018 / Eylül- Ekim sayısında yayımlanmıştır.
Bahar İle Siz de Uyanın…Mevsimlerin kendine has güzellikleri olsa da kış ayları bazılarımıza göre kasvetli ve ağır geçebilir. Kış aylarının olumsuz etkilerini üzerimizde hissedebiliriz. “Yazı özledik” “Şimdi tatilde olmak vardı” gibi düşünceler aklımızdan mutlaka geçmiştir. Şimdi yapmamız gereken tek şey kendimizle ilgili yapabileceğimiz değişiklikleri gözden Ayna Ayna Güzel Ayna…Bilirsiniz aynalar asla yalan söylemez ve bizim için en iyi dosttur. Aynanın karşısına geçip, kendimizi biraz incelediğimizde gözümüze hoş gelmeyen fazlalıklar var ise onlardan kısa sürede kurtulmanın yollarını aramalıyız. Evde, ofiste, arabada vs. yapabileceğiniz egzersiz hareketlerini tespit ederek işe başlayabilirsiniz. Spor için vaktim yok diyenlerdenseniz ritmik yürüyüşler sizin için faydalı olacaktır. Ofiste çalışırken fazla kilolarınızdan kurtulduğunuzu ve hoş bir görünüme kavuştuğunuzu düşünürseniz bu sizin için güzel bir motivasyon olacaktır. Daha fazla hareket etmek sizi daha canlı ve zinde Kendimiz İçin Motivasyon…Her şey düşüncede başlar. Bizler önce değişime kendimizden başlamalı ve gücü yine kendimizde bulmalıyız. Başka kimseye ihtiyacımız yok. Yapmamız gereken bir iki küçük ip uçlarını size vermeye çalışacağım. Öncelikle hayranlık duyduğunuz, fiziksel olarak beğendiğiniz bir sanatçı veya aktrist, aktör resmini buzdolabı üzerine yapıştırın. İnanın bu işe yarıyor. Gereksiz yemek ihtiyacınızı bu gibi resim ve materyaller engelliyor, sizi amacınıza bir adım daha yaklaştırıyor. Çalışıyorsanız ajandanıza da koyabilirsiniz. Bizi bizden iyi kimse bilemez, kendimize ve metabolizmamıza göre bir diyet listesi hazırlayıp uygulamaya düşünce ile yapacağımız her hareket bizim yenilenmemizi ve kendimizi her açıdan daha hoş görmemizi sağlayacaktır. Bol hareket…3- Benim Tarzım, Benim Stilim…İşte günlük hayatımızda, iş hayatımızda, ev hayatımızda olmak isteyip de olamadığımız ya da hep ertelediğimiz giyim tarzımız. Hepimizin kendine has zevkleri ve sevdiğimiz giyim tarzımız vardır. Şimdi değişimin tam zamanı. Yaptığınız minik değişimler sayesinde sizde göreceksiniz ki çevrenizde hayranlık uyandıracaksınız. Modayı takip etmenize, pahalı kıyafetlere servet ödemenize de gerek yok. Evinizde kullanabileceğiniz kıyafet ve aksesuarlarınızı küçük dokunuşlarla yeniden ve artık giymekten hoşlanmadığınız pantolonunuz, gömleğiniz, t-shirtleriniz varsa değerlendirin. Renkli pul ve boncuklar, kurdelalar her zaman emrinize amade unutmayın. Her şey sizin hayal gücünüzde yatıyor, onu ziyan etmeyin ve içinizdeki cevheri ortaya çıkarın…4- Başımın Tacı…Saçlarımız başımızın tacı. Kendimizle birlikle saç stilimizde de istersek değişimi uygulayabiliriz. Saçınızı kendiniz de kesebilir veya bir kuaförden de yardım alabilirsiniz size kalmış. Sevgili sinema oyuncusu Filiz Akın’ı hepimiz biliriz. Kendi kısa saç stilini kendi yaratanlardandır. Çok hoş bir stili var. Rengini, uzun ya da kısa saçınızı siz belirleyin. Saçınız için bir uzmandan da yardım alabilirsiniz veya arzu ettiğiniz saç stilinizi belirleyip uygulayabilirsiniz. Saçınıza uygun maskelerle yeniden canlandırıp saçlarınıza hayat katabilirsiniz…5- İpek Gibi Tenim…Kış aylarının olumsuz etkilerini cildimizde de gözlemlediysek yapabileceğimiz canlandırıcı ve arındırıcı maskelerle yeni bir ışıltı kazanabiliriz. Bunun için doğal kil maskeleri, besleyici ve canlandırıcı maskelerden faylanabiliriz. Bu maskeleri büyük alışveriş merkezleri, cilt bakım merkezlerinden alabileceğimiz gibi, cilt tipimize uygun maskeleri evimizde kendimizde rahatlıkla uygulayabiliriz. Doğal maskeler için, aktarlar bizim en büyük yardımcımız…6- Kötü alışkanlıklarınızdan vazgeçin…Herşeyinizle değişime karar verdiğinizde kötü alışkanlıklarınızı da unutmayın. Sizin için üzerinizde yarattığı kötü etkiyi düşünün. Bu alışkanlıklardan kurtulmak için inanın bir çok sebebiniz olacaktır. Sigara, bugün biliyoruz ki çok zararlı bir alışkanlık. Nefes almamızı zorlaştıran ve bir çok hastalığa davetiye çıkaran zararlı bir bağımlılık. Bunu kendi iradenizle yapamıyorsanız lütfen bir sağlık kurumuna gitmeyi ihmal etmeyin. Alkol kullanıyorsanız da durum farklı değil. Lütfen biraz düşünün ve kararınızı verin. YAPABİLİRSİNİZ…7- Siz Her Şeyden Değerlisiniz…Her şey bir karar ile başlar, değişime karar verdiğiniz anda beyniniz değişim için gerekli fikirleri üretmeye başlayacaktır. Göreceksiniz siz de nasıl değiştiğinize inanamayacaksınız. İçinizdeki inanılmaz güç sizi amacınıza her geçen dakika ulaştırmak için var gücü ile çalışmaya başlayacaktır emin olun. Yavaş yavaş değişmeye başlayacaksınız günlük hayatınıza değişimlerinizi alın. Gelişmenizi ve değişimizi gözlemleyin, araştırmalar yapın. Notlar alın. Olumlu değişimlere, eleştirilere her zaman açık olun. Spor, müzik, kitap, hobileriniz sizin olumlu değişimizde en büyük sabah iş yerinizden içeri girdiğinizde aldığınız tepkiler sizin başarınızın kanıtı olacaktır. Kendinizle gurur duyabilirsiniz ve başarabilirsiniz. Bu değişim biraz zaman alabilir, pes etmeyin ve planladığınız gibi hedeflerinize odaklanın. Değişmeyen tek şey değişimdir. Değişim ve gelişime her zaman açık olun. Yepyeni fikirleriniz, heyecanınızla ve çıkacağınız yeni yolculuğunuzda keyifli, huzurlu, zevkli aktif hayatınız ile sizlere başarılar ErtanŞub 21, 2014
baharın gelişi ile ilgili çizimler